BEN İNSANLARI SEVMİŞTİM ...
1 sayfadaki 1 sayfası
BEN İNSANLARI SEVMİŞTİM ...
Kıpkızıl bir yağmur bulutu üzerimde dolaşırken, ateş yağmuru ne zaman başlar diye düşünürken, dilimde tek türkü vardı: BEN İNSANLARI SEVMİŞTİM...
Sevdayı hasret geçerken durmuştu tüm saatler, vuslata çeyrek kala... Bir kardelen edasıyla çıkmak vardı karşına, tüm karanlıkları yırtarak. Sözüm ona bir şairdim ben, mısraları hasret kokan, zengin kafiyecilerden. Kafiyelerim ne kadar zengin olsa da dilimin ucundan fakirdi hepsi. Kağıda dökülenler sadece bilinen kelimelerdi. Daha beni anlatacak kelimelerin bulunmasını bekleyen kafiyelerim de vardı. Bir de dilimde bir türkü vardı: BEN İNSANLARI SEVMİŞTİM...
Deli taylar gibi kırlara meydan okuyan, zindanlarda yeşeren umutlar gibi bir gün sevginin özgür kalacağına inanan yüreğimle söz vermiştim. Güne merhaba diyecekken kopardığın çiçek gibi solan yüreğimle söz vermiştim. Alnına dayanmış bir silahın sadece kurtuluş olduğunu düşünenler gibi olsaydım, bahar bana haram olsun ki sizi sevmezdim. Ama yine de türkümü söylerdim: BEN İNSANLARI SEVMİŞTİM...
Belki bir yaz yağmurunda saklıydı benim hüznüm ama çareler de koşardı ardımdan. Bense dert çekmekten hoşlanır oldum da çarelere nal toplatırım durmadan. Ya yeniden başlamak vardı her şeye, ya da alacakaranlık kuşağında kabusların ninnisiyle büyümeye devam edecektim. Ya da türkümü söylemeye devam edecektim: BEN İNSANLARI SEVMİŞTİM...
Bir yürek vardı, aşkın ta kendisiydi bir zamanlar. Puslu havalarda, delicesine uluyan kurtlara inat severdi geceleri. Hüzünlü saatlerin kollarında yeşeren umutları vardı. Ama her seferinde güneşin doğuşuyla sızlardı yüreği. Yeni bir gün, yeni bir acıydı belki. Bir sevda vardı. Baş döndüren uğultusuyla bir deprem gibi kucaklıyordu ölümü. Fırtınalar bir yandan sevgiyle dolu düşünceleri savururken, bir yandan da esir alıyordu tüm güzellikleri. Bir akşam alacasında dünyaya gelen ve her akşam alacasında yeni bir hayal dünyasına dalan bir yürekti bu. BEN İNSANLARI SEVMİŞTİM...
Arayan dostlarım beni bulmasın,
Doğmasın güneşim sabah olmasın,
Kuytu bir köşede ömrüm son bulsun,
Canıma kastım var yaşamam artık.
Neşesi olmayan ömrü neyleyim,
Rüzgarda savrulan yaprak gibiyim,
Böylesi hayatı nasıl seveyim,
Canıma kastım var, Yaşamam Artık...
Alıntıdır
Sevdayı hasret geçerken durmuştu tüm saatler, vuslata çeyrek kala... Bir kardelen edasıyla çıkmak vardı karşına, tüm karanlıkları yırtarak. Sözüm ona bir şairdim ben, mısraları hasret kokan, zengin kafiyecilerden. Kafiyelerim ne kadar zengin olsa da dilimin ucundan fakirdi hepsi. Kağıda dökülenler sadece bilinen kelimelerdi. Daha beni anlatacak kelimelerin bulunmasını bekleyen kafiyelerim de vardı. Bir de dilimde bir türkü vardı: BEN İNSANLARI SEVMİŞTİM...
Deli taylar gibi kırlara meydan okuyan, zindanlarda yeşeren umutlar gibi bir gün sevginin özgür kalacağına inanan yüreğimle söz vermiştim. Güne merhaba diyecekken kopardığın çiçek gibi solan yüreğimle söz vermiştim. Alnına dayanmış bir silahın sadece kurtuluş olduğunu düşünenler gibi olsaydım, bahar bana haram olsun ki sizi sevmezdim. Ama yine de türkümü söylerdim: BEN İNSANLARI SEVMİŞTİM...
Belki bir yaz yağmurunda saklıydı benim hüznüm ama çareler de koşardı ardımdan. Bense dert çekmekten hoşlanır oldum da çarelere nal toplatırım durmadan. Ya yeniden başlamak vardı her şeye, ya da alacakaranlık kuşağında kabusların ninnisiyle büyümeye devam edecektim. Ya da türkümü söylemeye devam edecektim: BEN İNSANLARI SEVMİŞTİM...
Bir yürek vardı, aşkın ta kendisiydi bir zamanlar. Puslu havalarda, delicesine uluyan kurtlara inat severdi geceleri. Hüzünlü saatlerin kollarında yeşeren umutları vardı. Ama her seferinde güneşin doğuşuyla sızlardı yüreği. Yeni bir gün, yeni bir acıydı belki. Bir sevda vardı. Baş döndüren uğultusuyla bir deprem gibi kucaklıyordu ölümü. Fırtınalar bir yandan sevgiyle dolu düşünceleri savururken, bir yandan da esir alıyordu tüm güzellikleri. Bir akşam alacasında dünyaya gelen ve her akşam alacasında yeni bir hayal dünyasına dalan bir yürekti bu. BEN İNSANLARI SEVMİŞTİM...
Arayan dostlarım beni bulmasın,
Doğmasın güneşim sabah olmasın,
Kuytu bir köşede ömrüm son bulsun,
Canıma kastım var yaşamam artık.
Neşesi olmayan ömrü neyleyim,
Rüzgarda savrulan yaprak gibiyim,
Böylesi hayatı nasıl seveyim,
Canıma kastım var, Yaşamam Artık...
Alıntıdır
kelebek- Admin
- Mesaj Sayısı : 152
Kayıt tarihi : 05/10/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz