BİR "HİÇ" İN HİKAYESİ
1 sayfadaki 1 sayfası
BİR "HİÇ" İN HİKAYESİ
Cama vuran Aydınlık ‘’merhaba’’ dedi;uzandı ,eğildi,fısıldadı kulağına Hiç’in ‘’Merhaba,hadi uyan!’’dedi…Hiç,en derin uykusundaydı halbuki.Ama,kayıtsız kalamadı bu sessiz,fısıltılı söylenmiş merhabaya.Yavaşça araladı gözlerini.Göremedi aydınlığın yüzünü.Umutsuzluğuna sarınıp tekrar daldı en derin uykusuna...
Bekledi Aydınlık bir müddet.Tekrar sokuldu Hiç’in yanına.Bir daha ‘Merhaba’’ dedi kulağına fısıltıyla.’’Hadi uyan’’ dedi.’’Bak,gün doğdu,aç gözlerini’’dedi ısrarla.Hiç, bir daha vedalaştı en derin uykusuyla;bir daha araladı gözlerini büyük bi umutla,attı umutsuzluk yorganını üstünden.Ve bakındı etrafına…
Baktı,baktı göremedi.Sonra bir daha baktı.Duyduğu fısıltıyı aradı çaresizce..Bakındı bakındı saatlerce belki de.Zaman yoktu ki!Bıkmadı,usanmadı…Aldırış etmedi su gibi akan zamana.Zaman yoktu ki zaten.Aradı kulağına fısıldanan sesi…Aradı yeni doğan günü…Aradı çaresizce aydınlığı…
Nafile bakınışların ardından,sildi gözlerindeki umudu,ona veda etti bir kez daha.Sarındı umutsuzluğuna.En derin uykusuna yelken açtı bir kez daha…
Aydınlık oyun oynuyormuşçasına bir kez daha yaklaştı Hiç’e,uzandı ve eğildi kulağına Hiç’in.Bir daha fısıldadı ‘’Hadi uyan,bak gün doğdu.Uyan a…’’ derken Hiç ani bir hareketle yakaladı Aydınlığı.Baktı ellerinin arasında tuttuğu ama göremediği aydınlığa.Baktı aydınlığın en içine.Baktı,baktı…Göremediği ama ellerinin arasında tuttuğu aydınlığa,çaresizce,yılgıncasına,bıkmışçasına baktı kaldı…
Sıkıldı Aydınlık,kurtulmak istedi Hiç’in ellerinin arasından.Hiç’in karanlığının kendisini boğmasından korktu belki de.Çaresizce baktı Hiç’in kuytu karanlık gözlerinin taa içine.Göremedi orada herkeste gördüğü kendisini.Üzüldü sonra…
Herkeste görürken kendini,nasıl olmuştu da Hiç’te yoktu kendi resmi,ismi..Bakakaldılar birbirlerine.Zaman yoktu ki,akıp geçsin.Baktılar,baktılar ve yine baktılar…
Bir saniye,bir dakika,bir saat,bir gün,bir hafta,bir ay,bir yıl,belki de bir asır sonra kendine geldi Hiç.Bir daha ve son kez baktı ellerinin arasında duran ama göremediği aydınlığın gözlerinin en içine.Aradı gözlerinin içinde,herkese görünen ışığını.Aradı,aradı…
Kendi gözlerindeki umudu iliştirdi aydınlığın cebine ve ‘’Hadi git!’’ dedi.’’Bana veremediğin ışığı ver herkese.Benim bulamadığım ışığın aydınlatsın çaresizlerin yolunu.Cebine koyduğum umuduma sahip çık.Ver onu,umudunu kaybedenlere.Ama,dikkatli dağıt.En zor zamanlarında yetiştir ihtiyacı olanlara.Sen bana veremedin ama ben sana verdim en değerli hazinemi.Hadi git şimdi…’’ dedi Hiç...
Aydınlığın içi burkuldu.Kurtulmuştu Hiç’in ellerinden ama ayrılmak için acele etmedi.Baktı cebindekine.Ne değerli bir hazineydi bu.Sonra baktı Hiç’e;gözlerinin en içine.Tüm umudunu koymuştu Hiç,aydınlığın cebine.Göremedi Aydınlık umudun zerresini onun gözlerinde.Ve çaresizce eğdi boynunu.Usulca ayrıldı oradan.Son kez dönüp baktı Hiç’e.
Hiç,son kez çekiyordu umutsuzluk yorganını üstüne ve son kez dalıyordu en derin uykusuna.Belki de bir daha uyanmamacasına…
Zaman yoktu ki zaten….
alıntı
carpe-diem- Admin
- Mesaj Sayısı : 146
Kayıt tarihi : 05/10/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz